Maraş Genel Bilgi
Akdeniz Bölgesi ile Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde yer alan Kahramanmaraş’ın doğusunda Malatya ve Adıyaman, güney ve güneydoğusunda Gaziantep, batı ve güneybatısında Adana, kuzeybatısında Kayseri, kuzeyinde de Sivas illeri bulunmaktadır. İlin yüzey şekilleri Torosların güneydoğu parçaları olan, yükseklikleri 3000 m.ye ulaşan dağlar, bunların arasında kalan platolar ve tektonik kökenli düzlüklerden oluşmaktadır.Güneydoğu Torosların uzantıları olan Engizek Dağı, Ahırdağı, Amonos ( Nur) Dağları, Nurhak Dağları, Kandil Dağları, Sarımsak Dağı, Düldül Dağı ve Binboğa Dağı il topraklarını engebelendirmektedir. Bunlar jeolojik dönemlerde, üçüncü zamanın Alp sistemi kıvrım dağların olup, çeşitli aşınmalarla düzleşmiş ve Neojen dönemin sonunda yükselmiş kırıklı ve kıvrımlı dağ sıralarıdır.
İl toprakları 350-3000 metre arasında değişen geniş ovalarla kaplıdır. Ceyhan Vadisi boyunca sıralanan bu ovaların başlıcaları Elbistan Ovası ,Göksun Ovası ve Kahramanmaraş ovalarıdır. Ayrıca Gâvur, Maraş, Göksun, Aşağı Göksun, Afşin, Elbistan, Andırın, Mizmilli, Narlı ve İnekli Ovaları da onları tamamlamaktadır.
İl topraklarını sulayan önemli akarsuyu, 509 km. uzunluğundaki Ceyhan Nehri’dir. Orta Toroslarda Nurhak Dağı’ndan Söğütlü deresi ismi ile çıkan, Hurman ve Göksun Çaylarının birleşmesi ile Ceyhan ismini alan bu nehir, Çukurova’dan geçerek İskenderun Körfezi’ne dökülür. Bu arada dağlardan küçük akarsular da ona katılır. Ceyhan Nehri’nin bir diğer kolu ise Aksu Çayı’dır. İldeki diğer akarsular, Deliçay, Erkenez Çayı, Körsulu Çayı, Peynir Dere, Kerhan, Geben, Nurhak, Söğütlü, Hurman, Üngüt, Mismilli, Göksu ve Gökpınar’dır.
Kahramanmaraş’ta Gavur Gölü bataklık olduğundan, D.S.İ. tarafından kurutulmuş ve bunun dışında da ilde doğal göl bulunmamaktadır. Ahır Dağlarında tektono-karstik özellikteki Karagöl ile Küçük Göl yer almaktadır. Ayrıca İl alanında Kartalkaya Barajı (Aksu çayı üzerinde,sulama amaçlı ve taşkınların korunması amaçlı, bitmiş durumda), Sır Barajı (Ceyhan nehri üzerinde, enerji üretim amaçlı,bitmiş durumda), Ayvalı Barajı ( Erkenez çayı üzerinde, içme ve sulama amaçlı, yapımı devam etmekte ve Kılavuzlu Barajı (Ceyhan nehri üzerinde,enerji üretimi amaçlı,yapımı devam etmekte), Menzelet Barajı (Ceyhan Nehri üzerinde, enerji üretim amaçlı) Berke Barajı (Ceyhan Nehri üzerinde, enerji üretim amaçlı) yer almaktadır.
Kahramanmaraş’ta yükseltiye bağlı olarak bitki örtüsü de değişmektedir.Burada Orman, Alpin ve Maki Formasyonu olmak üzere üç çeşit bitki formasyonu görülmektedir. Bunlardan Çalı Formasyonu 500-1200 metreler arasında yer almaktadır. Maki Formasyonu içinde , Kermes meşesi, Mazı meşesi, Laden, Sandal, Zeytin, Diş budak, Sumak, Akça Kesme, Karaçalı, Erguvan gibi bitki türlerine rastlanır. Orman Formasyonunda iğne yapraklı ağaçlardan Kızılçamlar çok sayıda bulunmaktadır.Bunların arasında, Karaçam, Göknar, Sedir, Ardıç ve Meşe türleri bulunmaktadır. Alpin ot formasyonunda Geven, Burçak, Menekşe, Gelincik, Yumak, Çoban Yastığı gibi bir bitki örtüsü bulunmaktadır.
Kahramanmaraş üç ayrı coğrafi bölgenin, Akdeniz Bölgesi ,Doğu Anadolu Bölgesi, Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nin birbirine en çok yaklaştığı alanda yer almaktadır. Coğrafi konumu ve diğer faktörlerinde etkisi ile üç farklı iklim tipi arasında “Bozulmuş Akdeniz İklimi’’ne daha yakın bir iklim özelliği gösterir. Kahramanmaraş’ta merkezde görülen iklimin aksine kuzeye doğru gidildikçe yükseltiye bağlı olarak tamamen karasal iklim özellikleri görülür.
Deniz seviyesinden 568 m. yükseklikteki K.Maraş’ın yüzölçümü 14.346 km2 olup,
2000 Yılı Genel Nüfus Sayımı sonuçlarına göre, 1.002.384’tür.
İlin ekonomisi tarım, hayvancılık ve ormancılığa dayalıdır. Kahramanmaraş’ın doğal yapısı ve farklı iklim özellikleri her türlü tarım ürününün burada yetiştirilmesine olanak sağlamaktadır. Ayrıca Kartalkaya Barajı’nın tarım alanlarını sulaması ile de sebze ve meyve üretimi geniş ölçüde artmıştır. Yetiştirilen başlıca ürünler; buğday, arpa, şeker pancarı, nohut, çiğit, pamuk, patates, soğan, fasulye, üzüm, elma, domates, patlıcan, lahana, salatalık, armut, zeytin, kayısı, dut, ceviz, şeftalidir. Hayvancılıkta büyük ve küçükbaş hayvan besiciliği yapılmakta olup, sığır, koyun, at, kıl keçisi, inek yetiştirilmektedir. Kümes hayvancılığı ve arıcılık da yapılmaktadır. Ormancılıkta, yakacak ve kerestenin yanı sıra, reçine ve defne yaprağı elde edilir. Kahramanmaraş kalkınmada öncelikli iller kapsamına alındığından sanayii tesisleri kurulmuştur. Bunlardan başlıcaları; Pamuklu Sanayii Müessesesi, Süt Endüstrisi Kurumu, Et Balık Kurumu, Türkiye Kömür İşletmeleri Kurumu, Türkiye Elektrik Kurumu’dur. Bunların yanı sıra özel sanayii kuruluşları da bulunmaktadır. İldeki yer altı kaynakları ise; Afşin yöresinde çimento hammaddesi, Elbistan yöresinde alüminyum ve demir, Pazarcık yöresinde manganez, tuğla ve kiremit hammaddesi, merkezde barit yataklar bulunmaktadır. Ayrıca ilin çeşitli kesimlerinde maden suyu kaynakları vardır.
Maraş adının nereden geldiği ve anlamının ne olduğu konusunda bazı görüşler ileri sürülmüştür. Herodot, Maraş şehrini Hitit komutanlarından Maraj adlı birisinin kurmasından dolayı şehre bu ismin verildiğini belirtmektedir. Hitit İmparatorluğu ( M.Ö. 2000 - 1200 ) döneminde Hititlerin önemli merkezlerinden biri olan şehrin ismi, Hitit tabletlerinde Maraj ve Markasi şeklinde geçmektedir. Asur kaynaklarında da şehrin ismi yine Markaji şeklinde geçmektedir. Asur krallarından Sargon döneminden kalan Boğazköy yazıtlarında ise kentin adına rastlanmaktadır. Hitit Devleti’nin merkezlerinden biri olan Maraş’ın adı bu dönemde Gurgum şeklinde belirtilmektedir. M.S. I. yüzyılda Romalılar yönetimine geçince bu kentin ismi Germanicia olmuştur. Roma ve Bizans İmparatorluğu döneminde Germenicia olarak anılan şehir, Araplar tarafından ele geçirilince eski ismi olan Maraj olarak kullanılmıştır. Arap alfabesinde "j" harfi olmadığından bu isim Mer’aş şekline dönüşmüştür. Osmanlılar döneminde şehrin adı bölgede Dulkadiroğulları Beyliği’nin kurulmasından dolayı Zülkadir olarak da anılmıştır.
Kahramanmaraş’ın tarihi oldukça eski yıllara inmektedir. Döngele Köyü’ndeki mağaralarda yapılan araştırmalarda yörede, ilk yerleşimin Üst Paleolitik Çağda (MÖ.45.000-15.000) başladığı, Neolitik Çağda (MÖ.8000-5500), İlk Tunç Çağda (MÖ.3500-2000) sürdüğü anlaşılmıştır. Orta Tunç Çağında (2000-1500) Kapadokya ile Anadolu’nun bazı kesimlerini Mezopotamya’ya bağlayan kervan yollarının kavşağında bulunuşundan ötürü yöre, tarih boyunca önem kazanmıştır. Hitit devletlerinden Gurgum’un merkezi olan bu şehrin günümüzdeki yerine taşınmadan önce iki kez yer değiştirdiği söylenmektedir. Bunlardan birine göre ilk Maraş’ın bugünkü şehrin 20 km. güneyinde Erkenez Çayı kenarında Elmalar Köyü’ne yakın Himli Höyük civarında, Asurlular tarafından M.Ö.2500 yıllarında kurulduğu iddia edilmiştir. Ancak burada günümüze ulaşan kalıntıları büyük bir şehir merkezine ait olamayacağı izlenimini vermektedir. Büyük olasılıkla burası bir Asur ticarî koloni kasabası idi. Maraş’ın ikinci yerinin günümüzde Karamaraş diye anılan ve Namık Kemal Mahallesi’nin bulunduğu yer olduğu da söylenmektedir. Maraş’ın, buraya Hamdanoğulları Hükümdarı Seyfüddevle tarafından (M.S. 944-967) bugünkü yerine taşındığı sanılmaktadır. Şehrin şimdiki kale ve çevresine ise, Dulkadiroğlu Alaüddevle tarafından taşındığı da bir başka iddiadır. Mağaralı Mahallesi’nin bulunduğu yerde şehrin kurulduğu da söylenmektedir. Nitekim Mağaralı Mahallesi civarında yukarıda da belirtildiği gibi bulunan arkeolojik bulgular, burasının çok eski dönemlerden beri yerleşim merkezi olduğunu ispatlamıştır.
Hititler M.Ö. 2000-1200 yılları arasında Anadolu’da hakimiyet sürdükleri dönemde Maraş bölgesinde de egemen olmuşlardır. Hititler döneminde bu şehrin adına Maraj ve Markasi denilmektedir. Hititler döneminde Maraş bölgesinin Elbistan, Pazarcık ve Türkoğlu ilçeleri sınırları içinde bir çok yerleşim merkezinin olduğu görülmektedir. Elbistan’ın Karahöyük harabelerinde yapılan kazılarda Hititlerin hüküm sürdüğü bu alanda Asur ticaret kolonilerine ait çanak, çömlek, tunç ve kemik buluntuları ele geçirilmiştir. Hititlere ait anıtsal yapılara rastlanmıştır. Elde edilen eserler Hititlere ait olmamakla beraber Hitit figürlerini üzerinde taşımaktadır.
Hitit İmparatorluğu dağılınca onun yerine kurulan Genç Hitit devletlerinden Gurgum şehir devleti Maraş bölgesine hakim olmuştur. Asur kaynaklarına göre bu devletin başkenti Markasi’dir. Gurgum şehir devleti günümüze, iki önemli eser kalmıştır. Bunlardan biri Maraş Aslanı’dır. Bir zamanlar Maraş Kalesi’nde bulunan bu aslan heykeli Hititlerden kalan en önemli eserdir. Diğeri de Hitit döneminden kalan Fırtına Tanrısı kabartmasıdır. Maraş bölgesinden çıkarılan bir çok eser XIX.yüzyılın sonları ile XX.yüzyılın başlarında yabancılar tarafından Avrupa ve Amerika müzelerine götürülmüştür.
M.Ö. VIII.yüzyıl sonlarında Asur krallarından Sargon II. zamanında (M.Ö.721-705) Gurgum şehir devleti yıkılmış ve Maraş bölgesi Asurlulara bağlanmıştır. Asurlular döneminde şehir bir ara Urartuların yönetimine geçmiştir. Ardından Kimmerler ve İskitler Maraş’ı ele geçirmişler ve Maraş, ticaret yolları üzerinde bulunması sebebiyle önemini korumuştur.
M.Ö.612 yılında Med devletinin kralı Keyaksases, güney komşusu Babillerin de yardımı ile Asur başkenti Ninova’yı alarak bütün Asur ülkesinin kalelerini yağmalayarak bu devlete son vermiştir. Bir süre sonra da Güneybatı İran’da Ahameniş soyundan gelen II.Kiros, Medleri ortadan kaldırarak İran’da Pers İmparatorluğu’nu kurmuştur(M.Ö.550). Anadolu’yu istila eden II. Kiros, diğer Anadolu şehirleri gibi Maraş’ı da topraklarına katmıştır. Pers kralı I. Darius zamanında Anadolu’da ele geçirilen şehirler yönetim bölümlerine ayrılmıştır. Bu arada Maraş şehri de Kapadokya Satraplığı’nın (Eyalet) sınırları içinde kalmıştır. M.Ö.333’te Anadolu’yu ele geçiren Büyük İskender, Pers İmparatoru III.Darius’u Issos’da yenerek bu devleti yıkmış ve Maraş’ı da ele geçirmiştir. Afşin, Göksun ve Maraş’ta bulunan Makedonya dönemine ait sikke, sütun başları ve heykeller bunu kanıtlamaktadır. M.Ö.323’de Büyük İskender’in ölümünden sonra Makedonya İmparatorluğu, onun generalleri arasında paylaşılmış ve Maraş şehri de İskender’in generallerinden Seleukos’un payına düşmüştür. M.Ö.192 yılında Romalılar, Anadolu’ya girerek Toroslara kadar Batı ve İç Anadolu’yu Seleukosların elinden alarak
kendilerine bağlamışlardır. Maraş, Roma ile Pontus krallığı arasında sürekli el değiştirmiş, sonunda Romalı komutan Lucullus 1064’te yöreyi kesin olarak Roma topraklarına katmıştır. Roma imparatoru Calligula onuruna kente Germanikeia ismi verilmiştir. Bu arada kent Sasanilerin saldırılarına uğramıştır. MS. 605-611 yıllarında Maraş yöresi Sasanilerin eline geçmiştir. Doğu Roma İmparatorluğu (Bizans) döneminde yöredeki Sasanilerle olan çatışmalar devam etmiş, Araplar zaman zaman yöreye akınlar yapmıştır. Bunun sonucu olarak da Bizans ve Araplar arasında Maraş yöresi el değiştirmiştir. Maraş 1079’da Urfa Haçlı komutanlığına bağlanmış, ardından Kilikya Krallığı, Eyyubi yönetiminden sonra, 1103’te Selçukluların eline geçmiştir. İlhanlıların yöreyi işgalinden sonra Maraş Memluklulara bağlanmış, çevresine Türkmenler yerleştirilmiştir. 1339’da Dulkadiroğulları buraya hakim olmuştur(1339). Yavuz Sultan Selim Çaldıran Savaşı’ndan (1514) sonra Dulkadiroğlu beyliğini ortadan kaldırmıştır. Maraş ve çevresi 1515’te Osmanlı topraklarına katılmıştır. Yavuz Sultan selim Dulkadiroğlu topraklarının yönetimini Şehsuvaroğlu Ali Bey’e vermiş ancak, Şehsuvaroğlu Ali Bey’in Dulkadiroğulları hükümdarı mı, yoksa Osmanlı valisi mi olduğu açıklık kazanamamıştır. Şehsuvaroğlu Ali Bey, Maraş ve Elbistan civarından asker toplayarak, Yavuz Sultan Selim’in Memlükler seferine katılmıştır. Nizip civarında yapılan Mercidabık Savaşı’nda (1516) Osmanlı ordusu Memlük ordusunu ağır bir yenilgiye uğratmıştır. Kanuni Sultan Süleyman döneminde Dulkadiroğullarının bağımsız bir devlet gibi davranması üzerine, Şehsuvaroğlu Ali Bey oğulları ile birlikte 1552’de idam edilmiş ve Dulkadiroğulları Beyliği de tamamen Osmanlı topraklarına katılmıştır.
Osmanlı döneminde yörede çeşitli isyanlar çıkmış ve bunlar bastırılmıştır. Maraş, 1898’de Halep vilayetine bağlı bir sancak merkezi olmuştur.
I.Dünya Savaşı’ndan sonra Mondros Mütarekesi’nin imzalanmasından sonra 22 Şubat 1910’da Maraş İngilizler tarafından işgal edilmiştir. İngilizlerin kısa bir süre sonra Musul’a karşılık, Anadolu’dan çekilmeleri üzerine 30 Ekim 1919’da Fransız birlikleri Maraş’a girmiştir. Bu karışık dönemde Ermeniler kendi amaçları doğrultusunda bağımsız bir Ermenistan devleti kurmak istiyorlardı. Bunun için de Ermeniler Osmanlı ordusunu arkadan vurarak yeni bir cephe açmışlar, Doğu Anadolu Bölgesi’nde Ruslarla savaşan Osmanlı ordusunun kuvvetlerinin buraya aktarılması ile, zayıflatmışlardır. Ermenilerin isyanını bastırmak üzere, Maraş Mutasarrıfı Haydar Bey buraya asker göndererek isyanı kısmen bastırmıştır. Ancak Haydar Bey’in Urfa Mutasarrıflığı’na tayin edilmesi ile Ermeni isyanı yeniden şiddetlenmiştir. Maraş yöresinde Ermeni isyanları birbirini izlemiştir. Osmanlı hükümeti, önlem olarak 1915 yılında Tehcir Yasası’nı çıkarmış, bu yasa ile Anadolu’da yaşayan, isyan halinde olan ve Türk ordusunu arkadan vuran Ermeniler; yine bir Türk toprağı olan ve cephe gerisi sayılan Suriye’ye göç ettirilmiştir. Bu arada yöreyi işgal eden Fransızlara Ermeniler katılmış, yerli halka eziyet etmeye başlamışlardır.Maraşlı kadınlara kötü davranışta bulunan Ermenilere karşı, küçük bir dükkanda süt satan, Sütçü Hacı İmam silahla karşılık vermiştir. İşgalcilere karşı ilk kurşun böyle atılmış ve Sütçü İmam şehit edilmiştir. Bu olaya karşı Maraş halkı, ayaklanmış, şehirde çatışmalar başlamıştır. Fransızlar Maraş’ı top ateşine tutmuş ve sonunda Fransızlar 11 Şubat 1920’de şehri terk etmişlerdir.
Lozan Antlaşması’nın imzalanması ile (24 Temmuz 1923) Maraş, yeni Türkiye Cumhuriyeti topraklarının bir ili konumunu sürdürmüştür. Maraş’ın, Kurtuluş Savaşı sırasında halkın gösterdiği direnişten ötürü ismi Kahramanmaraş (1973) olarak değiştirilmiş ve İstiklal Madalyası ile şehir ödüllendirilmiştir.
Kahramanmaraş yöresinde günümüze gelebilen eserler arasında; Pazarcık yöresinde Evri ve Tilkiler antik kalıntıları, Andırın’da Gökahmetli ve Çokak kalıntıları ve yöredeki Osmanlı ve Bizans Kale kalıntıları, Süleymanlı’daki Bizans dönemi yapı kalıntıları, Maraş Kalesi (MÖ.I.-MS.II.yüzyıl), Dulkadiroğulları zamanından kalma Taş Medrese, Taş Han, Ulu Cami (1496), Haznedarlı Camisi, Hatuniye Camisi, İklime Hatun Mescidi (1549), Tuz Han (XVIII.yüzyıl), Hışır Han (XIX.yüzyıl), Sütçü İmam Anıtı (1936), Afşin’deki Eshab-ı Kehf Külliyesi, Dulkadiroğulları zamanında yapılmış Elbistan Ulu Camisi, Haznedarlı (Duraklı) Camisi (XV.yüzyıl), Katip Hanı (XVIII.yüzyıl), Çukur Hamamı, Tüfekçi Hamamı, Acar Hamamı, Paşa Hamamı, Ceyhan Köprüsü (XIV.-XVI.yüzyıl) bulunmaktadır. Kahramanmaraş'ta Türk sivil mimarisinin özelliklerini taşıyan evler de dikkati çekmektedir. Ayrıca Kahramanmaraş’ta Döngel mağarası, Gümüşkaya Mağarası, Savruk Mağarası ve Bulut Deliği Mağarası gibi doğal oluşumların yanı sıra; Güvercinlik, Fırnız Vadisi, Ali Kayası, Tekir, Pınarbaşı, Kumaşır Gölü, Atatürk Parkı, Kapıçam, Menzelet Baraj Gölü, Sır Baraj Gölü gibi piknik ve mesire yerleri bulunmaktadır. Ilıca Kaplıcası, Ekinözü İçmeleri de halkın ilgi gösterdiği yerlerdendir.
Maraş Gezgin Gözüyle
Kahramanmaraş Kalesi Kahramanmaraş kent merkezindeki yığma tepenin üstündedir. Günümüze değin birçok onarım geçiren kalenin İÖ I. İS II. yy. arasında yapılmış olacağı düşünülmektedir.150x75 metre boyutlarında dikdörtgene yakın planlıdır. Eski Eserler ve Müzeler Genel Müdürlüğü duvarların bir bölümünü ve üç burcu onartmıştır. Bunlardan biri kalenin eski giriş yapısıdır. Kare planlı burcun dış duvarları kesme taş, iç duvarları ise moloz taştır. Yarıdan çoğu yıkılmış iç duvarlarda iç kapı koridoru ile kapı söve yerleri onarılmıştır. Burcun güney yüzünde sivri kemerli, çift kanatlı kapı yer alır. Ahşap kapı kanatları, kalın saç kaplanarak iri başlı çivilerle perçinlenmiştir. Burcun doğusu maz-gal deliklidir. İçten haç planlı burç, haçın uzun kolu üstündeki başka bir kapıyla kaleye açılır. Kale surlarının içi park olarak düzenlenmiştir. Açık çay bahçeleri, çocuk parkı ve dinlenme mekanları bulunmaktadır. Kahramanmaraş çevresindeki diğer Kale kalıntıları; Çukurhisar Köyünde Çukurhisar Kalesi, Yaylaüstü Köyünde Yaylaüstü Kalesi, Doluca Köyü’nde Orçan Kalesi, Pazarcık Şallıuşağı Köyü yakınlarında Köroğlu Kalesidir.
Camiler
Ulu Camii Kahramanmaraş Kalesinin güneyindeki meydandadır.Taçkapı üstündeki yazıttan Dulkadiroğulları’ndan Süleyman oğlu Ala Üd-Devle Bey’in 1496’ da yaptırdığı anlaşılmaktadır. Camiinin kuzeyine sonradan eklenen son cemaat yeri düz ve ahşap çatılıdır. Dikdörtgen planlı ana mekan, mihrap duvarına dikey uzanan yedi nefe ayrılmıştır. Doğuda alanın durumu nedeniyle alttan dolgulu nefte, paye yerine kısa sütunlar kullanılmıştır. Üçgen mihrap nişi, dört bordürlü ve mukarnaslıdır. Mukarnas, Palmet, Lotüs motiflerinden oluşan bordürler özenli işçilikleriyle ilgi çeker. Camiden bağımsız minare özgün yapısını koruyabilmiştir. Kare taban üstünde silindirlik gövde bir silmeden sonra çok köşeli yapılmıştır. Üst kısmı onarımlarla değişmiştir.
Haznedarlı Camii (Duraklı Camii) Duraklı Mahallesindedir. Camideki çok sayıda yazıt yapımla ilişkili değildir. Mimari ve bezemesinden XV. yy. yapısı olduğu sanılmaktadır.Ayrıca mihrabın olduğu düşünülen mermer kesme taşlardaki bezemeler de aynı yüzyıl özellikleri göstermektedir.
Hatuniye Camisi Kurtuluş Mahallesindedir. Yavuz Selim Sultan (XV.yy) adına yaptırılmıştır. Avlu giriş kapısı üstünde XIX.yy. başlarından onarım yazıtı vardır. Kesme taştan, son cemaat yeri ve ana mekanı ahşap çatılı bir yapıdır. Son cemaat yerinin solundaki sivri tonoz örtülü, dikdörtgen planlı türbeye, birkaç basamakla inilen yalın kapıdan girilir.
İklime Hatun Mescidi Kurtuluş Mahallesindedir. Ala Üd-Devle Bey’in kızı İklime Hatun adına 1549’da yaptırılmıştır. Mescit ve Türbe kesme ve moloz taştandır. Ortada paye, yanlarda duvarlara dayanan iki sivri kemerden oluşan son cemaat yeri tonoz örtülüdür. Son cemaat yerinin sağında türbe, solundaki kemer içinde mescidin kapısı yer almıştır. Kare planlı mescidin kubbesi yıkılmıştır. Silindirlik mihrap nişi sütunların taşıdığı yarım kubbeyle örtülüdür.Mihrap duvarının solundaki kapıdan türbeye girilir. Düzgün olmayan dörtgen planlı yapı, sivri kemerli tromplara oturan kubbe ile örtülüdür. Türbede iki gömüt vardır.
Medrese
Taş Medrese Kalenin güneyindeki meydandadır.XIV.yy’da Ala Üd-Devle Bey’in kızı adına yapıldığı öne sürülen yapı yazıtsızdır. Türbedeki beş satırlık yazıt ise bozulmuştur. Taş Medrese, düzgün olmayan dörtgen planlı açık avlu çevresinde sıralanmış bölümlerden oluşmaktadır. Avlunun sağında medrese odaları, girişin karşısında dikdörtgen planlı mescit ve solunda da piramit çatılı türbe yer alır. Medrese odaları dikdörtgen planlı, tonoz örtülüdür. Taş Medresenin Mescit ve Türbe kısımları vardır.Onarımı yapılmış olan Taş Medrese kentin önemli bir meydanında yer almaktadır.
Hanlar
Taşhan Kapalı Çarşıya bitişiktir.Dulkadiroğulları döneminde yapıldığı öne sürülen, moloz taştan kare avlu çevresinde iki katlı bir yapıdır. Girişin karşısındaki çapraz tonozlu mekan, sivri kemerlerle avluya açılır. Kuzeydoğuda, hanın ambarı olduğu düşünülen tonozlu uzun bölüm vardır. Girişin sağındaki tonozlu mekanların sonuncusundan bir koridorla ahıra geçilir. Girişin solundaki küçük bölüm depodur. İkinci kat sonradan ahşap olarak yapılmıştır. Basamaklarla, arkasında han odalarının yer aldığı gezinti yerine çıkılmaktadır. Girişin karşısındaki bölümlerden belediye çarşısına ikinci bir kapı açılmıştır. Taşhanda halen küçük imalat ve depolar vardır. Bakımsız olup restorasyonu gereklidir.
Katip Hanı Ulu Caminin güneyindedir. XVIII. yy.da yapıldığı sanılmaktadır. Belediye, Bakırcılar ve Demirciler Çarşılarının yer aldığı Çarşıbaşı kesimindedir. Yapının iki kapısından biri, bu çarşılara açılmaktadır. Kapıdan hole, buradan da üç yanı ahşap revaklı kare avluya geçilmektedir. Güneyi revaksızdır. Avlunun çevresinde iki katlı han odaları vardır. Batıdaki kargir, tonoz örtülü iki büyük odanın solunda sivri kemerli niş içinde çeşme ve helalar yer alır. Güneybatıda depo olarak kullanılan ortaları tek sütunlu iki oda bulunmaktadır. Bunların solundaki odadan ahıra geçilir. Hanın ikinci katı yangından sonra ahşap olarak yapılmıştır.
Tuzhan metruk ve bakımsızdır. Restore edilmek suretiyle kullanıma açılmalıdır.
Hışırhan Yıkılan eski bedestenin 100 metre batısındadır. XIX. yy. yapısı olduğu sanılan hanın yalnızca kuzeyi sağlamdır. Revaklı avlunun çevresinde yer alan yapı bakımsız olup onarımı gerekmektedir Sağlık (Kaplıca-İçme) Turizm İmkanları: Ilıca Kasabası Zeytun Kaplıcaları, Ekinözü İlçesi Cela İçmeleri, Göksun Büyükkızılcık İçmesi ve Şerefoğlu Köyü Çamur Ilıcası sağlık turizmi yönünden önemli bir konuma sahiptir.
Köprü
Ceyhan Köprüsü Kahramanmaraş-Göksun eski yolunda, Ceyhan Irmağı üstündeki köprü, yeni yolun dışında kalmıştır. XIV. ya da XVI. yy. yapısı olduğu konusunda değişik görüşler vardır. 156.60 metre uzunluğunda, altı gözlü bir köprüdür. Çeşitli dönemlerdeki onarımlarla özgünlüğünü yitirmiştir.
Hamamlar
Çukur Hamamı Kahramanmaraş kentinde kalenin eteğinde toprak seviyenin altında yapılmıştır. Kitabesi yoktur. Kale ile arasında bir geçit olduğu söylentileri olmasına karşın bugün belirli bir emare yoktur. Çeşitli devirlerde onarım ve ilaveler yapılmıştır.
Tüfekçi Hamamı Sarayaltı Mahallesinde demirciler çarşısındadır. Kitabesi yoktur. Soyunmalık, iki soğukluk ve sıcaklıktan oluşmaktadır.
Acar Hamamı Kale caddesi üzerindedir. Kitabesi yoktur. Kagir bir yapıdır. Soyunmalık, soğukluk ve sıcaklık kısımlarından oluşmaktadır. Üzerleri kubbelerle kapatılmıştır.
Paşa Hamamı Kurtuluş Mahallesinde bulunmaktadır. Bugün terk
edilmiş, koruma önlemi alınmadığı için tahrip olmuştur.
Mağaralar
Döngel Mağarası Kahramanmaraş-Kayseri karayolu üzerindedir. Şehir merkezine uzaklığı 45 km’dir. Mağaralar prehistorik devirde iskan edilmiştir. 1956-1960 yıllarında prehistorik araştırmalara sahne olmuştur. İçerisinden Döngel Çayı denen sular çıkmaktadır. Büyük bir çağlayan yaparak dereye akmaktadır. Yanında ayrıca Gençlik Spor İl Müdürlüğünün izcilik kampı bulunmaktadır. Önemli turistik bir yerdir.
Gümüşkaya Mağarası Zeytin Süleymanlı’dan geçip Afşin’e giden yolun karnıyarık mesire yerinden geçerek Ericek Kasabasından geçen tarihi İpekyolu’nun hemen yakınında bulunmaktadır. Gümüşkaya mağarası yer yer breşik özellikler gösteren Paleosen yaşlı kireç taşları içinde gelişmiştir. 20 - 30 m. uzunluğunda koridor boyunca sağlı sollu tabandan dikitler, tavandan da sarkıtlar oluşmuştur. Yer tabanının mermer olduğu bembeyaz bir güzellikle karşılaşılmıştır. Ayrıca mağaranın içerisinde bir krater gölü olup, içerisindeki suyun berrak ve temiz olmasından suyun içilebilirliği anlaşılmaktadır.
Savruk Mağarası Savruk, Savran, Sarıkız diye tanımlanan mağaramız, Süleymanlı Ilıca Kasabası, Beşen Eleman Mezrası, Karamanlı Köyü ve Hacınınoğlu Köyü yerleşim yerlerinin arasında bulunan tarihi izler taşıyan bir doğa harikası arasına gizlenmiş ön kısmında bir şelale ve piknik alanı sayılacak tepe tarafında daha geniş bir ovayla süslenmiş turizm elçimiz olacak bir mağaradır. Ulaşım bakımından sağlık turizmine bölgesel olarak modern dünyaya ayak uydurmuş, Ilıca beldemizden araçla 20 dk. ve mağaranın 400 m. yanına kadar ulaşabilmektedir. Mağaranın iç kısmı Damlataş Mağarasını aratmayacak sarkıt ve dikitlerle bezenmiştir. Ayrıca mağaranın ön kısmında 20 - 30 m. altında Ceyhan nehri konum olarak tabiat harikası olarak akmaktadır.
Bulut Deliği Mağarası Pazarcık ilçesinin güneybatısında bulunan Bulut Deliği Mağarası, yer yer breşik özellikler gösteren Paleosen yaşlı kireç taşları içinde gelişmiştir. Toplam uzunluğu 114 m. olan (ana galeri 80 m.) gelişimini tamamlamış fosil bir mağaradır. Coğrafi konumu Pazarcık ilçesine yakınlığı, ulaşımın kolay oluşu ve doğal çevrenin güzelliği içerisinde zengin damlataşları, sarkıt, dikit, sütun ve duvar damlataşları ile kaplı olması nedeniyle turizm amaçlı kullanıma uygundur.
Çeşme Şeyhadil Çeşmesi Kahramanmaraş mutasarrıflarından İsmail Kemal Bey tarafından 1913-1915 tarihleri arasında, 3X6 metre ebadında kesme taştan yaptırılmıştır. Güney cephesinde ikiz kemerli iki diş açılmış, bu kemerlerin ayaklarından çıkan ikiz sütunlarla cephe teşkilatlandırılmıştır. Doğu ve Batı cephelerinde birer kemerle açılmış nişlerle de çeşme mimarisi tamamlanmıştır.
Gezi Ve Mesire Yerleri
Güvercinlik Şehrin 15 km. kuzeybatısındadır. Güvercinlik ormanlık bir bölgedir ve yazları yemyeşildir. Çevre önemli mesire yerlerinden olup, tabii su kaynakları mevcuttur.
Fırnız Vadisi Kahramanmaraş’ın 54 km. kuzeybatısında yer alır. Kumarlı Köyü yakınındaki kaya altı suyu ile Fırnız vadisinden çıkan kaynak su yatağının yamaçları 4 mevsim yemyeşildir. Su kenarlarında ve vadi yamaçlarında yer alan çınar, çam, gürgen ve meşe ağaçları ile sarp kayalıklar buraya ayrı bir güzellik verir. Kara avcılığı ile alabalık avcılığının yapılmasına uygun bir rekreasyon alanıdır.
Ali Kayası Kahramanmaraş-Kayseri karayolunun 32. kilometresindedir. Sarp ve heybetli bir yapısı vardır. İki sarp yalçın kayanın arasında çağlayanlar halinde akan suların etrafı çam ve meşeliklerle kaplıdır. Heybetli görünüme sahip olan Ali Kayasının yüksekliği 148 metredir. Şimdiki durumuyla Menzelet Baraj Gölü içerisinde kalmıştır.
Tekir Kahramanmaraş’ın 63 kilometre kuzeyinde yer alan ve havası, suyu, ormanlığı ve önemli su kaynaklarının burada olması bölgeye daha güzel bir görünüm kazandırmaktadır. İç ve dış turizme hizmet veren 9 adet yol boyu dinlenme tesisi vardır. Balı, alabalığı, eti, yoğurdu ile meşhurdur.
Pınarbaşı Kahramanmaraş’ın topraklarından fışkıran suların süslediği bu mesire yerimiz halkın piknik ihtiyacını karşılaması yanında, üst kesimlerinde çamlarla örtülü gazinoları bulunan, turistlerin ilgisini çeken önemli rekreasyon alanıdır.
Kumaşır Gölü Kahramanmaraş- Adana yolu üzerinde ve şehre 9 kilometre uzaklıktadır. Dağın eteğindeki kaynakların beslediği tatlı suyun meydana getirdiği göl ve etrafını çevreleyen yeşillik, eşsiz manzaraya sahip olup, halkın hem piknik yapıp hem de balık avladığı bir yerdir.
Diğer Mesire Yerleri İse Şunlardır: Atatürk Parkı, Kapıçam, Menzelet Baraj Gölü ve Sır Baraj Gölü Çevreleridir.
Sağlık (Kaplıca) Ve Dağ Turizm İmkanları
Zeytun Kaplıcası Ilıca (Zeytun) Kaplıcası Kahramanmaraş’ın 72 km. kuzeyinde eski Elbistan-Kahramanmaraş kervan yolu üzerinde Berit Dağı eteklerindeki Ilıca Beldesinde yer almaktadır. Kükürt petrol artığı ve az miktarda yağ karışımı ile meydana gelen şifalı suyun; Romatizmal hastalıklara, kırık-çıkık sekselleri ve kadın hastalıklarında olumlu etki yaptığı belirtilmektedir. Suyun sıcaklığı 45*C’ dir. Belediyenin yaptırmış olduğu kür merkezi ve dinlenme salonları ile birlikte büyük bir bay ve bayan havuz yaptırılmıştır. Ilıcanın doğal deseni ve iklimi de sağlık turizmini geliştirmeye elverişli yayla özelliği taşıyan doğasının yanısıra Kahramanmaraş’a yakınlığı ve ulaşım kolaylıkları da turizme olan talebi artırıcı unsurlar olarak ortaya çıkmaktadır. Bu faktörlerin etkisiyle ılıca turizmi gelişen ve diğer hizmet sektörlerini de geliştiren bir ekonomik faktör olarak ortaya çıkmaktadır. Ilıca Kaplıcaları kapasitesi ve su nitelikleri itibariyle yerel ölçekte hizmet verebilecek özelliklere sahiptir. Kaplıcalar 1500 yatak kapasiteli bir termal merkez potansiyeli yaratmaktadır. Ilıca’da konaklama turizm belgesi olmayan 21 pansiyonda 386 oda, 767 yatakla yapılmakla beraber, Belediye Belgeli 3 otelde 78 oda,192 yatak mevcuttur. İki adet motelin 63 odası ve 126 yatak kapasitesi vardır. Ilıca Belediyesi’nin yaptırmış olduğu kür merkezi ve sauna hamam faaliyette olup her türlü imkan mevcuttur. Turizm
mevsimi Nisan ortasından Kasım ortasına kadar 7 ay sürmektedir. Temmuz, Ağustos ve Eylül ayları en yoğun dönem olup, bu üç aylık dönemde doluluk oranı %80, diğer aylarda %20-30 dolayındadır. Konaklama süresi 3-15 gün arasında değişmektedir. Ilıcada 2 kaplıca tesisi (Hamam) vardır.
Ekinözü (Cela) İçmeleri Ekinözü İçmeleri K.Maraş’a 150 km uzaklıktadır. Ekinözü yerleşmesi, yakın çevresinde yer alan 3 kaynaktan oluşmuştur. İnsan sağlığı üzerinde olumlu etkileri bulunan kapasite ve kaynak nitelikleri bakımından ülkemizin 10 büyük içmesinden biridir. Ekinözü İçmeleri; Yukarı İçme, Orta İçme ve Aşağı İçme olarak 3 bölümden oluşmaktadır. Yapılan tetkik ve analizlerde başta böbrek, idrar yolları, safra kesesi, mide, bağırsak, cilt, basur, nefes darlığı,iç guatır, şeker, sinir hastalıkları, karaciğer,ve damar sertliği rahatsızlıklarında etkili olduğu ve tedavi sağladığı ortaya çıkan Ekinözü İçmelerinin suyu içilerek, banyosu yapılarak ve özel çamuru cilde sürülerek dertlere deva olmaktadır.
Maraş Cami ve Mescitleri
Ulu Cami (Merkez)
Kahramanmaraş Ekmekçi Mahallesi’nde, kalenin güneyindeki meydanda bulunan Ulu Cami’yi kitabesinden öğrenildiğine göre; Dulkadiroğulları’ndan Süleyman oğlu Alâ Üd-Devle Bey 1496 yılında yaptırmıştır.
Ulu Cami, 40x27 m. ölçüsünde dikdörtgen planlı olup, yapımında kesme taş kullanılmış, üzeri de ahşap hatıllarla örtülmüştür. Caminin kuzeyine sonradan ahşap çatılı yedi paye ve bir de duvar uzantısından meydana gelen bir son cemaat yeri eklenmiştir. Bu sütunlar birbirlerine yuvarlak kemerlerle bağlanmışlardır. Caminin doğu bölümünde arazi konumundan ötürü paye yerine kısa sütunlar kullanılmıştır. Caminin girişi güzel bir taş işçiliğini ortaya koymaktadır. Dört kademeli dikdörtgen bir korniş içerisine alınan giriş kapısı sekiz kademeli stalaktitlerle sonuçlanmaktadır. Bunların üzerine de dikdörtgen kitabesi yerleştirilmiştir.
İbadet mekanı mihraba paralel iki sıra halinde, altışar sütundan oluşmuş dikey olarak da yedi sahna ayrılmıştır. Bu sütunlar birbirlerine sivri kemerlerle bağlanmışlardır. Batı kenarındaki bölüm daha sonradan asma kat şekline dönüştürülerek kadınlar mahfeli yapılmıştır. Caminin içerisi ortadaki aydınlık feneri dışında doğu yönünde sekiz taş kaplama pencere, batı cephesinde altta altı, üstte de sonraki dönemde kadınlar mahfeli için açılan sekiz tane mihrap duvarında da değişik ölçülerde mihrap nişi şeklindeki pencerelerle aydınlatılmıştır.
Caminin üzeri içten düz bir tavanla, dıştan da iki kademeli bir çatı ile örtülüdür. Değişik zamanlarda yapılan onarımlar sonucu bu üst örtü orijinalliğinden uzaklaşmıştır.
Mihrap dikdörtgen bir pano içerisinde olup, çevresi çeşitli geometrik motiflerle bezelidir. Mihrap nişinin içerisinde üç küçük niş bulunmakta hepsinin üzeri de stalaktitlerle sonuçlanmaktadır. Minber gül ağacından yapılmış, sedef kakmalarla bezenmiş olup, üzerindeki yazıdan da 1317 yılında yapıldığı anlaşılmaktadır.
Son cemaat yerinde camiden 1.60 cm geride bulunan, 26.63 m. yüksekliğindeki minare, cami duvarından ayrı olarak yapılmıştır. Kare kaide üzerine silmelerle onikigene dönüşen silindirik gövdeli minare stalaktitlerle genişleyen beş bordürden sonra şerefeye ulaşılmaktadır. Şerefeye taş oymalı dişler ve küçük çini karolar yerleştirilmiştir. Şerefenin üzeri ahşap bir kafesle korunmuş ve bunun üzerine de önce büyük, sonra da küçük ahşap bir külah ile örtülmüştür.
Haznedarlı Camii (Duraklı Cami) (Merkez)
Kahramanmaraş’ın güneydoğusunda, Kara Maraş denilen yerde, Duraklı Mahallesi’nde bulunan Duraklı Camisi’nde onarım yazıtları bulunmasına rağmen yapımı ile ilgili bilgi bulunmamaktadır. Bununla beraber caminin mimari yapısı ve bezemesinden XV.yüzyılda yapıldığı sanılmaktadır. Cami Dulkadiroğulları’ndan Alâ Üd-Devle’nin hazinedarı tarafından yapılmıştır. Caminin 1732 yılında onarım geçirdiğini belirten kitabesi kaybolmuştur.
Cami kesme taştan yapılmıştır. Mihrabı da XV.yüzyıl üslubunda kesme taştan yapılmıştır. Cami, 1971 yılından sonra birkaç metre yükseklikteki duvarları üzerine eski plan özelliği korunmuş ve betonarme olarak yenilenmiştir. İbadet mekanı ortadaki iki payenin taşıdığı düz bir tavanla örtülüdür.
Caminin önünde bugün camekanla kaplı üç gözlü bir son cemaat yeri bulunmaktadır. Minaresi oldukça basit, kübik bir kaide üzerinde silindirik gövdeli ve tek şerefelidir.
Hatuniye (Şems Hatun) Camisi (Merkez)
Kahramanmaraş Kurtuluş mahallesi’nde bulunan Hatuniye Camisi Yavuz Sultan Selim döneminde, XV.yüzyılda yapılmıştır. Giriş kapısı üzerinde bulunan kitabesi daha sonra avlu duvarına yerleştirilmiş ve bugün tamamen okunamayacak durumdadır. Bu nedenle de yapım tarihi kesinlik kazanamamıştır. XIX.yüzyıl başlarına ait onarım kitabesinde de caminin yapım tarihi belirtilmemiştir. Arif Paşa’ya göre bu camiyi, Şehit Rüstem Bey’in kızı Şems Hatun 1509 yılında yaptırmıştır.
Cami kesme taştan dikdörtgen planlıdır. İbadet mekanının üzeri ahşap bir çatı ile örtülüdür.Cami önündeki son cemaat yerinin solunda dikdörtgen planlı, son cemaat yeri ile birlikte üzeri tonozla örtülü Şems Hatun’un türbesi bulunmaktadır. Türbe günümüzde orijinalliğinden uzaklaşmış durumdadır.
Caminin sağ ön kısmında bulunan ve camiden ayrı olan minaresi Ulu Cami minaresi ile benzerlik göstermekte olup, kare kaide üzerine yuvarlak gövdeli ve şerefe üstü çatılı olarak yapılmıştır. Bu tür minareler Maraş minarelerinin ortak özelliğidir.
İklime Hatun (Üdürgücü) Mescidi (Merkez)
Kahramanmaraş Kurtuluş mahallesi’nde bulunan bu caminin günümüzde tamamen silinmiş bulunan kitabesini Arifi Paşa okumuş ve caminin, Alâ Üd-Devle’nin kızı İklime Hatun adına 1547’de yaptırıldığını belirtmiştir.
Cami kare planlı olup, kesme ve moloz taştan yapılmıştır. Caminin önünde iki yan duvarların uzantısı ve iki sivri kemerden oluşan tonoz örtülü bir son cemaat yeri bulunmaktadır. Caminin kubbesi yıkılmıştır. Mihrap nişi ise silindirik sütunların taşıdığı yarım bir kubbe ile örtülüdür.
Mihrap duvarının solunda bir türbe bulunmaktadır. Türbe ile birlikte camiyi oluşturan bu yapı topluluğunda minare bulunmamaktadır.
İsa Divanlı Camisi (Merkez)
Kahramanmaraş İsa Divanlı Mahallesi’nde bulunan bu cami, Sultan II.Selim tarafından Hacı Osman isimli bir duvarcı ustasına 1570 tarihinde yaptırılmıştır. Bu cami Evliya Çelebi’nin Seyahatnamesi’nde Ese Divane Camisi olarak geçmektedir. Camideki kitabelerden 1723 ve 1823 yıllarında onarıldığı anlaşılmaktadır. Son olarak Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından 1961 yılında onarılmıştır.
Eski camiden günümüze yalnızca minaresi gelebilmiştir. İlk yapımında dikdörtgen planlı olduğu anlaşılan caminin üzeri doğu ve batı yönündeki birer payenin taşıdığı betonarme kubbe ile yenilenmiştir.
Şekerli Camisi (Yukarı Oba Camisi) (Merkez)
Kahramanmaraş Divanlı Mahallesi’nde bulunan Şekerli Camisi XVI.yüzyıl sonlarında yapılmıştır. Halk arasında Yukarı Oba Camisi ismi ile tanınan bu caminin son cemaat yerinde 1204 ve 1696 tarihli iki kitabesi bulunmaktadır. Ancak 1204 tarihli kitabenin bu yapı ile bir ilgisi bulunmamaktadır.
Cami dikdörtgen planlı olup, mihrap bölümü dikdörtgen olarak dışa çıkıntılıdır. İbadet mekanını merkezi bir kubbe örtmektedir. Mihrap üzerinde de yarım bir kubbe bulunmaktadır. Caminin önündeki kare kaideli minaresi burmalı gövdeli ve tek şerefelidir.
Şeyh Camisi (Merkez)
Kahramanmaraş Divanlı Mahallesi’nde bulunan bu cami XVI.yüzyılın sonlarında yapılmıştır. Minare üzerindeki kitabeden öğrenildiğine göre, minare 1797 yılında onarılmıştır.
Caminin planı Şekerli Cami’nin planının aynen tekrarıdır. Cami dikdörtgen planlı olup, mihrap bölümü dikdörtgen olarak dışa çıkıntılıdır. İbadet mekanını merkezi bir kubbe örtmektedir. Mihrap üzerinde de yarım bir kubbe bulunmaktadır.
Caminin minaresi dışında orijinalliği tamamı ile yok olmuştur. Minare alçak boyda bir kaide üzerine yuvarlak gövdeli olup, üzerinde kısa bir petek bulunmaktadır. Üzeri çatılı Kahramanmaraş minarelerinin bir tekrarıdır.
Şazi Bey Camisi (Merkez)
Kahramanmaraş Dumlupınar mahallesi’nde Şazi Bey Camisi’ni Yavuz Sultan Selim’in Mısır seferi sırasında oradan getirdiği Müftü Ali Efendi yaptırmıştır. Evliya Çelebi’nin Seyahatnamesi’nde Sâdiye Camisi olarak ismi geçen bu cami XVI.yüzyılın ikinci yarısında yapılmıştır.
Cami kare planlı 13.20x13.20 m. ölçüsünde olup, kesme taş ve moloz taştan yapılmıştır. Üzeri ahşap piramidal bir çatı ile örtülüdür.
Restebaiye (Küçük Çavuşlu) Camisi (Merkez)
Kahramanmaraş’ta bulunan bu cami 1702 yılında Osman Ağa tarafından yaptırılmıştır. Halk arasında yanlışlıkla Küçük Çavuşlu olarak tanınmaktadır.
Moloz taştan yapılan çatılı, basit bir cami olup, özelliğini yitirmiştir.
Nuh Camisi (Merkez)
Kahramanmaraş Turan Mahallesi’nde bulunan Nuh Camisi’nin kitabesinden öğrenildiğine göre yapımına 1721 yılında başlanmış, uzun bir süre sonra da 1766 yılında tamamlanmıştır.
Kesme taş ve moloz taştan yapılan bu cami özelliğini yitirmiştir.
Eshab-ı Kehf Camisi (Afşin)
Kahramanmaraş Afşin ilçesinde, Eshab-ı Kehf Külliyesi’nin bir bölümünü oluşturan bu cami, bir Bizans kilisesinden camiye dönüştürülmüş, Selçuklular zamanında 1232 yılında da onarılmıştır.
Caminin önünde biri küçük kubbeli, diğeri tonozlu bir son cemaat yeri bulunmaktadır. Yapılan onarımlarla cami orijinal durumundan oldukça uzaklaşmıştır. Bununla birlikte orijinalliğini koruyan mihrap ve mihrap önü kubbesi tuğladan kemer tonozlarla birleştirilmiş ve böylece Selçuklu Ulu Cami geleneği burada da sürdürülmüştür.
Ulu Cami (Elbistan)
Kahramanmaraş Elbistan ilçesinin Güneşli Mahallesi’nde bulunan Elbistan Ulu Camisi’nin giriş kapısı üzerinde kitabesi bulunmamaktadır. Bununla beraber, Osmanlıların Elbistan’ı ele geçirdikten sonra, XVI.yüzyılda yaptırıldığı sanılmaktadır.
Camide bulunan 1239-1240 tarihli sülüs yazılı bir kitabede Selçuklu Sultanı II.Gıyaseddin Keyhüsrev’in ve Emir Mübarizeddin Cavlı’nın isimleri geçmektedir. Araştırmacılara göre bu kitabeler bir başka yapıdan buraya getirilmiştir. Cami üzerindeki kitabelerden 1520-1566, 1815-1816, 1922 ve 1932 yıllarında onarıldığı anlaşılmaktadır.
Elbistan Ulu Camisi mimari yönden klasik merkezi plan şemasını yansıtan bir örneğidir. Bu bakımdan merkezi plan tipinin daha sonra geliştirilecek, klasik hale dönüştürülecek erken uygulamalarından örnektir.
Cami kuzey-güney doğrultusunda, kesme taş, mermer, tuğladan yapılmıştır. Cami, son cemaat yeri ile birlikte 21.95x28.12 m. ölçüsünde dikdörtgen planlı bir yapıdır. Caminin önünde, doğu batı yönünde dikdörtgen planlı bir son cemaat yeri bulunmaktadır. İbadet mekanı birbirlerine kemerlerle bağlanmış dört paye ile üç bölüme ayrılmıştır. İbadet mekanı 17.97x18.04 m. ölçüsündedir. Üzeri sekiz köşeli kasnak üzerine oturan merkezi bir kubbe ile örtülüdür. Bu kubbe mihrap ve iki yan kenardaki altı köşeli kasnaklı kubbelerle desteklenmiştir. Merkezi kubbenin her yüzünde yuvarlak kemerli birer pencere bulunmaktadır.
Güney duvarının ortasında bulunan mihrap yedi cepheli olup, beş sıralı mukarnasla sonuçlanır. Mihrapta kullanılan çift renkli taşlarla renkli bir görünüm sağlanmıştır. Minber mermerdendir. Mihrabın iki yanında birer, uzun kenarlarda da alt sırada birer pencere ile aydınlatılmıştır. Üst sırada simetrik olmayan bir şekilde ikişer pencere bulunmaktadır. Caminin içerisi XIX.-XX.yüzyıl onarımlarında kalem işleri, bitkisel bezemeler ve yazı frizleri ile doldurulmuştur.
Caminin kuzeybatı köşesinde kübik bir kaide üzerine, pahlı, pabuçluklu, silindirik gövdeli, tek şerefeli, konik külahlı, bodur bir minaresi bulunmaktadır. Erken devir özellikleri gösteren minare 1834 yılında halk tarafından onarılmıştır.
Çarşı Atik Camisi (Elbistan)
Kahramanmaraş Elbistan ilçesinde, çarşı içerisinde bulunan Çarşı Atik Camisi Alaüddevle zamanında, XVI.yüzyılın başlarında yapılmıştır. Caminin mimarı bilinmemektedir.
Cami kesme taş ve yer yer tuğladan dikdörtgen planlı olarak yapılmıştır. İbadet mekanı sütunlarla üç sahna ayrılmış, bunlar üst örtü olan tavanı desteklemektedir. Mihrap yuvarlak bir niş şeklinde olup, orijinalliğinden uzaklaşmıştır. Üst örtü ahşap kırma çatı ile kapatılmıştır.
Camiye bitişik olan minare orijinalliğini korumuştur. Dikdörtgen bir kaide üzerine Türk üçgenlerinin yardımı ile taştan yuvarlak gövdeli ve tek şerefeli gövdeye geçilmektedir. Kahramanmaraş camilerinde olduğu gibi bu caminin de şerefesi balkon şeklindedir. Minare ve cami Hatay Vakıflar Bölge Müdürlüğü'nce 1997-2005 yılları arasında yapılan onarımla yenilenmiştir.
Himmet Baba Camisi (Elbistan)
Kahramanmaraş Elbistan ilçesinde bulunan Himmet Baba Camisi’nin kitabesi bulunmadığından ne zaman ve kimin tarafından yaptırıldığı bilinmemektedir. Yapı üslubundan kesin olmamakla beraber XIV.yüzyılın sonlarına tarihlendirilmektedir. Burada öncelikle Himmet Baba’nın türbesi yapılmış, daha sonra bu cami eklenmiştir.
Cami moloz taştan yapılmış, kareye yakın dikdörtgen planlı olup üzeri içten kubbe, dıştan da konik bir çatı ile örtülmüştür.
Ardıl Köyü Camisi (Pazarcık)
Kahramanmaraş Pazarcık ilçesi Ardıl Köyü’nde bulunan bu caminin kitabesinden öğrenildiğine göre; Molla Ali bin-il Haç tarafından 1574 yılında yaptırılmıştır.
Kesme taştan dikdörtgen planlı cami, içerisindeki sütunlarla dört nefe bölünmüş, üzeri de ahşap bir çatı ile örtülmüştür. Kahramanmaraş minarelerinin bir benzeri olan minaresi caminin güneydoğusunda, kare tabanlı, silindirik gövdeli ve tek şerefelidir.